Kolajenin Cilt Sağlığı Üzerindeki Etkisi Nedir?
Kolajen, insan vücudunda en çok bulunan proteindir ve vücudun temel yapı taşlarından biridir. Vücut kolajeni belli bir yaşa kadar kendisi üretir ve bu sayede bağ dokuyu güçlendirir. Kolajenin vücutta birçok etkisi bulunmaktadır. Kolajenin işlev olarak, cilde dayanıklık, sıkılık ve esneklik kazandırır ve dokuları bir arada tutmaya yarar. Ayrıca, kolajen sadece ciltte değil vücudun diğer bölgelerinde de rol oynar. Örneğin, cildin kırışıklığını ve pürüzlülüğünü azaltır; damar duvarları, göz, saç, diş, tırnak, kemikler, bağ doku ve tendon eklemler olmak üzere tüm vücutta doku ve organlarda bulunur. Bu sayede, vücudun yapısal bütünlüğünü sağlayarak vücuda büyük katkı sağlar. Kolajenin vücuttaki yararları saymakla bitmez bu yüzden, tek bir başlıkta detaylı incelemekte fayda vardır.
Kolajenin Faydaları Nelerdir?
Kolajen cilt sağlığına olan etkisiyle ünlense de, yukarıda bahsettiğimiz gibi vücutta birçok yararı bulunmaktadır. Ana rol olarak, vücuda yapı, güç ve destek sağlar. Cilt nemini koruyarak cilde doğal bir nem sağlar ve cilde sıkı bir görüntü, esneklik kazandırır. Bu sayede, ciltte oluşan kırışıklığı azaltarak daha dinç bir görüntü elde edilmesini sağlar. Ciltteki ölü derinin değişmesinde ve daha sağlıklı bir cilt oluşmasında faydalıdır. Ayrıca, eklemlerde meydana gelen kireçlenme ağrılarını hafifletmek için kolajenden faydalanır. Çünkü, kolajen yaş aldıkça kemiklerde oluşabilecek kırılganlığı azaltarak güç kazandırır ve kemik kaybını önleyerek kas kütlesini arttırır. Bütün bunların yanında, damar sağlığı bütünlüğünü korur; kan basıncı ve kan şekeri seviyesini düşürmede, kan pıhtılaşmasının artmasında, lenf düğümleri oluşmasında ve kalp hastalıklarının riskini düşürmede etkilidir. Saçlardaki yıpranmış, kırılgan görüntüyü onarıp saç derisini yeniler ve saçları daha güçlü bir forma sokar. Bütün bunlara ek olarak, tırnak sağlığında da etkilidir. Tırnakların güçlenmesi, parlaması ve daha az kırılmasında vücuda yardımcı olur.
Vücutta yaş aldıkça kolajen üretimi azalır ve bu sebeple, dışarıdan kolajen takviyesi almak gerekebilir. Ek olarak, düzenli ve dengeli beslenme de vücutta kolajen üretimine yardımcı olup kolajen üretimini arttırabilir.
Kolajen İçeren Besinler Nelerdir?
Düzenli ve dengeli beslenmenin vücutta kolajen üretimine yardımcı olacağı araştırmalar sonucu kesinleştirilmiştir. Özellikle, kırmızı renkli olan besinler içerdiği antioksidan sebebiyle vücuttaki kolajen üretimini büyük ölçüde arttırır.
Bunun yanında, hayvansal kaynaklı gıdalar da kolajen üretiminde büyük ölçüde rol oynar: Kırmızı et, tavuk eti, sardalya, somon gibi soğuk su balıkları, yumurta, süt ve süt ürünleri başlıca sayılabilecek besinlerdendir.
Ayrıca, yeşil yapraklı sebzeler: Ispanak, pazı, brokoli, lahana gibi sebzeler de kolajen üretimini arttırır.
Meyveler de kolajen üretimini arttırmaktadır: Çilek, böğürtlen, yaban mersini gibi kırmızı meyveler büyük etki göstermektedir. Sadece kırmızı meyveler değil, portakal, mandalina gibi narenciye grubu da büyük katkı gösterir.
Badem, ceviz, soğan gibi doku oluşumunu destekleyen biotin içeren besinler de yardımcı olur.
Bütün bunların yanında, C vitamini alımı da kolajen üretimini arttırmaktadır.
Vücutta Kolajen Nasıl Artırılır?
İlerleyen yaşlarda, vücutta kolajen kaybı başlar ve yaş aldıkça bu oran gittikçe azalır. Sinir halinden ve stres durumundan uzak kalmak, düzenli sık egzersiz yapmak, dengeli ve düzenli beslenmek vücuttaki kolajen miktarını ve üretimini arttırmaktadır. Vücuttaki kolajen kaybını önlemek için, düzenli olarak güneş kremi kullanmak, cilt yapısında bulunan ve dışarıdan da takviye edilebilen hyaluronik asit kullanımı, C vitamininden yararlanmak ve günlük sıvı miktarına önem vermek vücutta kolajen miktarını arttırır.
Bunların yanında, dışarıdan alınan takviyeler de vücuttaki kolajen miktarını arttırır.
Kolajen Takviyeleri Nelerdir?
Yapılan araştırmalara göre, kolajen takviyesi farklı yöntemlerle alınabilir. Tablet, kapsül, toz, sıvı ve çiğneme tableti olarak birçok çeşidi bulunmaktadır. Kullanılan kolajen miktarı ve kolajen molekülünün ağırlığı da sonucu etkilemektedir. Yapılan araştırmalarda gözden geçirilen çalışmalardan elde edilen kanıtlar, kolajen takviyesinin de ağızdan uygulandığında cildin nemini, elastikiyetini ve hidrasyonunu iyileştirdiğini ileri sürdü. Ek olarak, mevcut araştırmalar, ağızdan alınan takviyelerin herhangi bir yan etkisine rastlanmamıştır. Hem oral hem de topikal kolajen cilt yaşlanmasının azaltılmasına ya da geciktirilmesine katkıda bulunacağı araştırmalar sonucunda kanıtlanmıştır.
Kendinize en uygun kolajen takviyesi için, kolajen takviyeleri sitemize göz atmanızı öneririz.
Kolajen Çeşitleri Nelerdir?
Günümüzde kolajenin 28 çeşidi bulunur. Kolajenin vücutta nerede kullanıldığı, ihtiyaçların ne olduğu, hücre bileşenlerine göre çeşitleri farklılık göstermektedir. Bu sebeple, kolajen takviyesi almadan önce türlerinin ne işe yaradığını bilmekte fayda vardır.
Başlıca en bilinen 5 kolajen türleri aşağıda liste halinde verilmiştir:
- Tip 1 Kolajen: Vücuttaki kolajenin yaklaşık yüzde 90’ını oluşturan yapıdır. Cildin, kemiklerin, tendon ve bağ yapının bağ dokusunu sağlamak için faydalanılır.
- Tip 2 Kolajen: Tip 2 olarak adlandırılan kolajen türü, eklem desteği sağlayarak elastik kıkırdakta rol oynar.
- Tip 3 Kolajen: Atardamarlarda, kaslarda ve organlarda bulunur.
- Tip 4 Kolajen: Cilt katmanlarında görülen kolajen türüdür.
- Tip 5 Kolajen: Göz sağlığında rol oynar ve cilt, saç ve plasenta dokusunda yer alır.
Kolajenin Zararı Var mıdır?
Her şeyin fazlası zarar olduğu gibi, kolajenin vücutta doğrudan büyük bir zararı olmasa da sindirim sistemi sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratabilir; midede yanma ve ekşime meydana gelebilir. Ayrıca, boşaltım sistemini de etkileyebilir ve ishal, kabızlık, gaz sorunu gibi istenmeyen etki yaratabilir. Özellikle de, emziren bireyler, hamileler, deniz ürünlerine, sığır ve tavuk alerjisi olan bireyler, diyabet hastaları kolajen takviyesi alırken istenmeyen sonuçlarla karşılaşabilir. Bu sebeple, kolajen takviyesine başlamadan önce doktorunuza da danışılması gerektiğini unutmayın.
Yorumlar (0)
Yorum Yapın