Cildine gereken kolajen desteğini al.

Fit1001 logosearch icon
Enerji için En İyi Takviyeler Nelerdir?Yorum Ekle
0

Enerji için En İyi Takviyeler Nelerdir?

Enerji artışına destek olan takviye var mıdır? Hangi takviyeler performansı artırır?
15 dk. da okunurFit1001 Editör09 Kas 20230 Yorum
Enerji için En İyi Takviyeler Nelerdir?

Bazı takviyeler enerjinin artmasına destek olabilir.

Enerji veren takviyeler;

  • B12
  • C vitamini
  • B vitaminleri
  • Demir
  • Kreatin
  • Omega 3
  • Magnezyum
  • Melatonin olarak sıralanabilir.

İyi bir antrenman programınız var diyelim, beslenmenize de çok dikkat ediyorsunuz. Ancak çok enerjik hissetmiyorsunuzdur. Bunu aşmanın en iyi yolu beslenme düzeninize getireceğiniz düzen ve yeniliklerdir. Takviyeler alarak da bunu destekleyebilirsiniz.

Kreatini muhtemelen kas hacmini büyütmeye yardımcı olan takviye olarak görüyor olabilirsiniz, ama kreatin aslında bir enerji takviyesidir ve kaslara spor yaparken ağırlıkları kaldırmak için ihtiyaç duydukları hızlı enerjiyi sağlar. Kreatin, kas hücrelerine girdiği zaman yüksek enerjili fosfat molekülüne tutunur. Bu enerji molekülünü ATP üretimi için kaslara gerekli olacağı ana kadar alıkoyar. Ağırlık antrenmanı sırasında kasılmalarında gerekli olan hızlı enerji için kaslar ATP kullanırlar. Bu nedenle kaslar ne kadar çok kreatin içerirse antrenman sırasında o kadar çok ATP üretebilir. Dolayısıyla daha uzun süre ve daha fazla güçle kasılabilirler bu da size daha verimli antrenman yapma olanağı tanır. Beyin gelişiminde önemli bir role sahip olan B vitamini aynı zamanda sağlıklı bir sinir sistemini ve iyi çalışan bir bağışıklık sisteminin de olmazsa olmazıdır. Beyaz et, balık, patates, nohut ve muzda bulunan B vitamini besin takviyesi olarak da alınabilir. Dönemsel olarak düşen enerjiyi arttırmak için tüm B grubu vitaminleri önerilmektedir. Hücrelerin normal bir şekilde faaliyetlerini sürdürebilmesinde önemli bir role sahip olan omega 3, bitkinlik ve yorgunluk üzerinde de olumlu bir etkiye sahiptir. Omega 3 sağlıklı yağ gruplarından balık yağı, sebze yağları ve kuruyemişlerde bol miktarda bulunuyor. Yapılan bilimsel araştırmalar demir eksikliğinin bitkinlik, zayıflık ve vücut sıcaklığını korumakta zorlanma meydana getirdiğini ortaya koymuştur. Bu durumun kronikleşmesi demir eksikliği anemisine yol açmaktadır. Ortalama erişkin bir kadının günde 18 miligram tüketmesi gereken demirin bulunduğu besinler kırmız et, deniz ürünleri, beyaz et, ıspanak ve baklagillerdir. Bağışıklık sisteminin en büyük destekçisi olarak bilinen C vitamini yorgunluğun önüne geçmek konusunda da oldukça etkilidir. C vitaminin fazlası vücuttan atılıyor olsa da aşırı tüketmek ishal, baş dönmesi, sıcak basması ve karın krampları gibi semptomlara neden olabilir. Ortalama erişkin bir kadının günde 75 miligram tüketmesi yeterlidir. B grubu vitaminlerinin enerji üzerindeki etkisi oldukça büyüktür. Bu vitamini tüketmek özellikle yapısal olarak B12 eksikliği olan bireyler ve atletik performansını arttırmak isteyen sporcular için çok önemlidir. Melatonin’in etkilerinin çoğu melatonin reseptörlerinin aktif hale gelmesi ile meydana gelirken, diğer etkiler hormonun antioksidan rolünden kaynaklanmaktadır. Bitkilerde oksidatif strese karşı savunma işlevi de gören melatonin bu sayede aynı zamanda çeşitli gıdalarda da bulunur.

1. Melatonin

Melatonin, insan vücudunda doğal olarak bulunan ve uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen bir hormondur. Beynin hemen altında bulunan pineal bez ya da diğer adıyla epifiz bezi tarafından salınmaktadır. Melatonin, uyku-uyanma zamanlamasının yanı sıra, kan basıncının düzenlenmesi ve mevsimsel üreme dürtüleri gibi sirkadiyen ritim, yani günlük döngü ile değişen faktörleri senkronize etmede önemli rol oynar. Melatonin en yaygın olarak hap formunda üretilir, fakat yanak içine veya dilin altına yerleştirilebilen formları da mevcuttur. Bu sayede ağız yoluyla alınan melatonin doğrudan vücut tarafından emilir. Melatonin'in vücuttaki asıl işlevi, gece ve gündüz döngülerini veya uyku-uyanıklık döngülerini düzenlemektir. Karanlık, normal şartlarda vücudun daha fazla melatonin üretmesine neden olur ve bu da vücudun uykuya hazırlanması için işaret verir. Aydınlık ve ışık ise melatonin üretimini azaltır ve vücuda uyanık olmaya hazırlanma sinyalini verir. Uyku sorunu olan bireylerde yaygın olarak düşük melatonin seviyelerine görülebilir. Uyku düzenlemesi için takviye alınarak kullanılan melatonin hormonunun etkili olduğuna dair kesin kanıtlar henüz elde edilmiş değildir. Melatonin’in etkilerinin çoğu melatonin reseptörlerinin aktif hale gelmesi ile meydana gelirken, diğer etkiler hormonun antioksidan rolünden kaynaklanmaktadır. Bitkilerde oksidatif strese karşı savunma işlevi de gören melatonin çeşitli gıdalarda da bulunur. İlaç veya takviye olarak kullanılan melatonin ise genellikle bir laboratuvarda sentetik olarak üretilir. Melatonin bir diyet takviyesi olarak jet lag veya vardiyalı çalışma gibi uyku sorunlarının kısa süreli tedavisi için doktor tavsiyesi ile kullanılmalıdır. Yapılan araştırmalar sonucunda düzenli kullanımla birlikte uyku başlangıcının yaklaşık altı dakika daha erken olduğu görülmekle beraber, toplam uyku süresinde bir değişiklik olmadığı kayda geçilmiştir. Buna ek olarak melatonin kullanımının bırakılması ile birlikte, bir sene içinde uyku başlangıcındaki kısalmanın ortadan kalktığı görülmektedir.

  • Melatonin takviye olarak alındığında, kısa süreli olarak, düşük dozlarda kullanılırsa yan etkilerinin asgari düzeyde olduğu görülmüştür. Bu yan etkiler arasında: 
  • Enerji eksikliği
  • Gece terlemeleri
  • Göğüs ağrısı
  • Hazımsızlık veya mide ekşimesi
  • Hipertansiyon yani yüksek tansiyon
  • Huzursuzluk
  • Kuru cilt
  • Menopoz belirtileri
  • Migren
  • Ağız kuruluğu
  • İdrarda şeker yani glikozüri
  • İshal
  • Karın ağrısı
  • Kaşıntı
  • Kilo artışı
  • Kollar ve bacaklarda ağrı
  • Ağız ülseri
  • Anksiyete
  • Anormal karaciğer fonksiyon testleri
  • Asteni (halsizlik)
  • Baş ağrısı
  • Baş dönmesi
  • Mide bulantısı
  • Dermatit (cilt iltihabı)
  • Döküntü
  • Ruh hali değişimleri
  • Saldırganlık
  • Sinirlilik
  • Uyku hali
  • Anormal rüyalar
  • Uykusuzluk
  • Uyuşukluk
  • Yorgunluk sayılır

Melatonin, kadınlar tarafından ağızdan alındığında veya sık sık ya da yüksek dozlarda enjekte edildiğinde doğum kontrolüne benzer etkileri olabilir. Bu hamile kalmayı zorlaştırabilir. Hamile kalmaya çalışırken melatoninin daha düşük dozlarda güvenli olup olmadığını bilmek için yeterli güvenilir araştırma tamamlanmamıştır. Hamilelik sırasında melatonin kullanımının ne kadar güvenliği olduğu hakkında yeterli bilgi yoktur. Bu nedenle bu konuda daha kesin araştırmalar sonuçlanana kadar, hamile iken veya hamile kalmaya çalışırken melatonin kullanılmaması tavsiye edilir. Aynı şekilde emzirme döneminde melatonin kullanımının güvenliği hakkında da yeterli bilgi yoktur, bu sebeple kullanmaktan kaçınmak en iyi çözümdür. Melatoninin, ergenlik döneminde gelişime müdahale edebileceği konusunda bazı endişeler vardır. Bu endişeler halen kesin olarak teyit edilmemiş olsa da, melatonin tıbbi ihtiyacı olan çocuklar haricinde kullanılmamalıdır. Melatoninin çocuklarda ağızdan alındığında güvenli olup olmadığını bilmek için henüz yeterli kanıt yoktur.

2. Kreatin

Vücudumuzdaki kreatinin %95’i kaslarımızda fosfokreatin olarak saklanır. Kalan %5 ise beyin, böbrekler ve karaciğerde bulunur. Gıda takviyesi olarak aldığımızda fosfokreatin depolarımızı arttırırız. Bu hücre içinde enerji depolamanın bir şeklidir, fosfokreatin daha yüksek enerjili bir molekül olan ATP’nin üretilmesine yardım eder. Daha fazla ATP ile egzersiz performansı artırılabilir. Kreatin ayrıca bazı hücresel süreçleri etkileyerek kas kütlesi, kuvveti ve iyileşmesini arttırabilir. Kreatin yüksek yoğunluklu egzersizde kaslardaki fosfokreatin depolarını arttırır. Bu ek depo daha fazla ATP üretmek için kullanılabilir. ATP yüksek yoğunluklu egzersiz ve ağır kaldırmadaki başlıca enerji kaynağı olarak bilinir. Kreatinin tek bir egzersiz seansında yapılan toplam işin arttırılmasını sağlar. Kaslarda uydu hücre sinyallerini arttırır, kas onarımı ve kas büyümesine yardım eder. Anabolik yani kasları büyüten IGF-1 gibi hormonlar artar. Kas hücreleri içine su çekerek hücre hacmini arttırır, kas kitlesindeki artışın bir kısmı bununla ilişkili olabilir. Protein yıkımını azaltır. Myostatin seviyesinin artması yeni kas büyümesini yavaşlatabilir veya durdurabilir. Kreatin takviyesi myostatini azaltarak büyüme potansiyelini arttırır. Beyindeki fosfokreatinin depolarının artması beyin sağlığına katkı sunabilir ve bazı nörolojik hastalıklardan koruyabilir. Kreatin kas büyümesi üzerine hem kısa hem de uzun dönemde etkilidir. Hareketsiz yaşayanlar, yaşlılar ve sporcular gibi farklı topluluklarda etkisi gösterilmiştir.

En popüler supplementlerin ele alındığı bir araştırmada kas kütlesi üzerine tek başına en fazla etki eden supplement olduğu da görülmüştür. Yüksek yoğunluklu egzersiz performansını ve kuvveti arttırmakta oldukça yararlıdır. Kaslarda olduğu gibi beyin de fosfokreatin depolar ve çalışmak için bol miktarda ATP’ye gereksinim duyar. Kreatin takviyesi çeşitli nörolojik hastalıklar ve beyin hasarına neden olan sorunlarda belirtilerin azalmasına yardım edebilir. Travmatik beyin hasarında yorgunluk ve baş dönmesi üzerine olumlu etkileri bildirilmiştir. Yaşlılarda ve kreatin deposu azalmış kişilerde olumlu etkileri gösterilse de sağlıklı yetişkinlerde kreatinin beyin üzerine etkisi görülmemiştir. Genellikle kas depolarını hızlıca doldurmak için 5-7 günlük bir yükleme dozundan sonra idame dozuna geçilir. Yükleme dozu 5-7 gün boyunca, günlük 20 gramdır. Bu öğünlere bölüştürülüp 5 gramlık porsiyonlar halinde alınabilir. Emilimi karbonhidrat veya protein ağırlıklı beslenme ile hafif derecede artabilir. Yükleme döneminden sonra kaslardaki yüksek düzeyi korumak için günde 3-5 gram alınması önerilir. Yükleme dozu almak istemeyen kişiler direkt olarak günde 3-5 gram almaya başlayabilir. Bu durumda depoların dolması 3-4 haftayı bulabilir. Kreatin suyu kas hücrelerine çektiği için bir bardak su ile alınması uygundur. Gün boyu da susuz kalmamaya dikkat edilmelidir. Kreatin en fazla araştırma yapılmış supplementlerden biridir. Dört yıl boyunca devam eden çalışmalar olumsuz etki bildirmemiştir. Sağlıklı kişilerde önerilen dozlarda alındığında karaciğer ve böbreklere zarar verdiği görülmemiştir. Ancak mevcut bir karaciğer veya böbrek hastalığı olan kişiler kullanmadan önce doktorlarına danışmalıdır.

3. D vitamini

D vitamini vücutta birçok fonksiyonu olan, yağda çözünebilen vitaminlerden biridir. Vücutta cildin güneşle teması sonucu üretildiği için “Güneş Vitamini” olarak da adlandırılmaktadır. Ancak ülkemizde güneşli gün sayısı çok olmasına rağmen D vitamini eksikliği sıklıkla görülür. Yağda çözünen vitaminlerden biri olan D vitamininin diğer adı “Kalsiferol”dür. Her ne kadar adı vitamin olarak geçse de D vitamini aslında yağda çözünen bir hormondur ve hormonal mekanizmalarda görev alır. Bu nedenle “Doğal D vitamini kaynağı nedir?” diye sorulduğunda D vitamininin bitkisel ve hayvansal olmak üzere iki temel kaynağı olduğunu görürüz. Bunlardan biri ergokalsiferol olan D2 vitamini bitkisel kaynaklıdır. İnsanların kullanımı için uygun olan ve hayvansal kaynaklı olan D vitamini ise D3 vitamini, diğer adıyla kolekalsiferoldür. D3 vitamini vücutta cilt dokunun güneş ile teması sonucu oluşur. Yeterince güneş ile temas edemediğimiz durumlarda ciltten kolekalsiferol sentez edilemediğinde ise D vitamini eksikliği ortaya çıkar. Bu nedenle dışarıdan alınan gıda takviyelerinde D vitamininin kolekalsiferol formu bulunur. Dışarıdan takviyeler yoluyla D2 vitamini (ergokalsiferol) alındığında ise vücutta D3 vitaminine dönüştürülmesi gerekir. D vitamini faydaları aşağıdaki gibi sıralanabilir;

  • Reseptörler, diğer adıyla algaçlar, hücreler üzerinde bulunan ve her madde için ayrı ayrı üretilmiş olan protein yapılı bileşiklerdir. Yapılan araştırmalarda D vitaminine ait reseptörlerin bağışıklık sistemi hücreleri üzerinde bulunduğu görülmüştür. Bu sayede hücrenin aktivitesinde artış sağlar. Özellikle viral enfeksiyonların tedavisinde farklı dozlarda takviye olarak alınan D vitamininin semptomlarda (belirtiler) azalma sağladığı, bağışıklık sistemini desteklediği de görülmüştür
  • Farklı mekanizmalar sebebiyle karşımıza çıkan bir rahatsızlıktır. D vitaminin kanseri önleyebileceği, kanser tedavisine destek olabileceği ve kanser riskini azaltabileceği ile ilgili veriler mevcuttur
  • D vitamini cilt sağlığında hücre yenilenmesinde görev aldığında cilt hücrelerini korumaya da yardımcı olabilmektedir
  • Kemik sağlığı için D vitamini, kalsiyumun emilimi için zorunlu olan bir vitamindir. D vitamini olmadığında kalsiyumun emilim oranı düşükken varlığında bu oran yükselir. Bu nedenle, kemik erimesi olarak geçen osteoporoz tedavisine destek amaçlı D vitamini ve kalsiyumun birlikte kullanılması önerilir.

4. Demir

Proteinden zengin besinler özellikle sırasıyla sakatatlar, dana eti, koyun eti ve tavuk eti hem demirden zengin besinlerdir hem de içerdikleri demir emilimi yüksektir. Etlerden başka iyi pişmiş olan kuru baklagiller, soya fasulyesi, yumurta, kuru meyveler (özellikle kuru üzüm, kuru kayısı), pekmez, yeşil sebzeler (ıspanak), fındık, fıstık, susam, tahin gibi yiyecekler demirden zengindir. Demir insanlarda kırmızı kan hücreleri olan eritrosit yapımı, oksidatif metabolizma ve hücresel immünite için gerekli olması nedeniyle oldukça önemli bir elementtir. Elektron alıp verme özelliği nedeniyle oksijen taşınması, enerji üretimi, DNA, RNA ve protein sentezinde yer almaktadır. Demir takviyesi demir eksikliği olan kişiler için güvenlidir. Demir takviyesinin en yaygın yan etkileri sindirim sistemi ile ilgili sorunlardır. İnsanlar genellikle, mide rahatsızlığı, mide bulantısı, mide ekşimesi, metalik tadı, karın ağrısı, kaşıntıdan şikayet ederler ama en öne çıkan yan etkisi kabızlıktır. Demir takviyeleri ayrıca koyu bağırsak hareketlerine de neden olabilir. Sonuç olarak; diğer birçok besin ve takviyesinin aksine, fazla demir vücuttan atılamaz. Bu nedenle demir takviyeleri doktor önermediği sürece kullanılmamalıdır. Bunun yerine demirden zengin gıdaları beslenmenize eklemeyi düşünebilirsiniz.

5. B vitaminleri

Vitaminler, vücut fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde yerine getirilmesini sağlayan, çeşitli besinlerden aldığımız organik bileşiklerdir. Doğal olarak bazı besinlerin yapısında bulunan vitaminlerin vücutta enerji üretmek ya da hücre üretimine katkı sağlamak gibi metabolizmada ciddi görevleri bulunur. Toplamda 8 çeşidi bulunan B vitamininin her birinin farklı görevleri olduğu gibi, bazı vitaminler de grup halinde vücut içerisinde çeşitli görevler üstlenir. B vitamini türleri şu şekilde sıralanabilir:

  • B1 (Tiamin)
  • B2 (Riboflavin)
  • B3 (Niasin)
  • B5 (Pantotenik Asit)
  • B6 (Piridoksin)
  • B7 (Biotin)
  • B9 (Folik Asit, Folat)
  • B12 (Kobalamin)

Yukarıda belirtilen B vitamini çeşitlerinin hepsi genel olarak aynı besinlerin içerisinde bulunur. Fakat, hangi B vitamininin hangi besinde daha fazla bulunduğu besinden besine elbette değişiklik göstermektedir. Bilinenin aksine, B vitamini vücuda enerji sağlamaz, ancak B vitamini eksikliği vücutta halsizlik ve enerjisizliğe neden olabilir. Vitaminler vücudun enerji kaynağı olarak kullandığı yağ, protein ve karbondioksitin emilimini sağlar. Bunun yanı sıra, yeni hücre inşası, amino asit yıkımı ve oksijen taşınması gibi metabolizmada önemli görevler üstlenir.

6. Magnezyum

Magnezyum, vücudun işlevi için çok önemli bir mineraldir ve vücutta en bol bulunan 4. mineraldir. Vücut bu minerali kendi başına üretmediği için gıdalar ve gerektiğinde de takviyeler vasıtasıyla alınması gereklidir. Enerji üretimi, kan basıncının düzenlenmesi, sinir sinyal iletimi ve kas kasılması dahil olmak üzere insan sağlığı için gerekli olan 300’den fazla metabolik reaksiyonda yer alır. Bütün bu fonksiyonların yerine getirilebilmesi için düzenli olarak alınması ve vücuttaki rezervlerin doldurulması gerekir. İnsan vücudunda magnezyumun %60’ı kemik ve dişlerde, %39’u yumuşak dokularda, kalan %1’i ise kanda bulunmaktadır. Magnezyum, beyin ve kalpte diğer organlara nazaran daha yoğun olarak yer almaktadır.

Magnezyum faydaları nelerdir şu şekildedir:

  • Kortizolu beyinde dengeleyen en etkili vitamin magnezyumdur.
  • Vücudun iç dengesinin sağlanabilmesi için kan düzeyinin normal seyretmesi gerekir. Ancak yanlış beslenme ve vücuda alınan bazı besinler kan düzeyinin olumsuz etkilenmesine sebep olurken, magnezyumun görevi bu dengeyi sağlamaktır.
  •  Mutluluk hormonunun dengede kalması adına magnezyum elementi mühimdir. Magnezyum vücudunuzda yeterli bir miktarda varsa, depresyon ve kaygı bozukluğu ihtimalinin yaşanma ihtimali azalmaktadır.
  • Kas fonksiyonlarının, enerji oluşum mekanizmalarının gerçekleşmesine katkıda bulunmaktadır.
  • Hücreleri alüminyum, nikel, kadmiyum, civa, kurşun gibi zararlı elementlerden korur.
  • Vücutta kalsiyum ve potasyumun işlevini artırır.
  • Hipomagnezeminin (Magnezyum Eksikliği) Yol Açtığı Sağlık Sorunları:
  • Osteoporoz (kemik erimesi)
  • Tip 2 diyabet
  • Hipoglisemi
  • Astım ataklarında meydana gelen şiddetlenme
  • Hipertansiyon
  •  Vücutta yorgunluğun ve bitkinliğin azalmasına katkıda bulunur.
  • Elektrolit dengesine katkıda bulunur.
  • Diş sağlığının korunmasında etkin bir elementtir.

 Hücre bölünmesinde önemli görevleri vardır.

  • Depresyon
  • Kalp rahatsızlıkları
  • Huzursuz bacak sendromu
  • Solunum rahatsızlıkları
  • Migren semptomlarında artış gözlenmesi

7. Omega 3

Balıkta bol miktarda bulunan balık yağı yağ asidinin anti-inflamatuar yani iltihap önleyici özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Böylece, romatoid artrit gibi iltihaplı romatizmal hastalıklar için yararlı olabileceği düşünülmekte. Yeterli omega-3 alımı için haftada yaklaşık iki gün somon ve uskumru gibi yağlı balıklar tüketmek gerekebilir. Doğal gıdalar ile omega-3 alımı yetersiz kaldığında genellikle besin takviyeleri tercih edilir. Omega-3 takviyelerinin çoğu balık yağı şeklindedir. Bununla birlikte, keten tohumu gibi bitkilerden elde edilen omega-3 takviyeleri de vardır. Bir klinik araştırma, balık yağı takviyesi almanın romatoid artritli kişilerde eklem ağrısı gibi belirtileri azalttığını göstermektedir. Ancak kireçlenme belirtilerine iyi gelip gelmediği yönünde kesin bir bilgi yoktur.  Omega-3 yağ asitlerinin vücut açısından ve inşa sağlığı için oldukça önemli yararları vardır; Omega-3 asidi kanda bulunan trigliserit seviyesini önemli ölçüde azaltmaktadır. Omega 3 yağ asidi kişileri kanser riskine karşı korur. Özellikle kadınlarda daha sık karşılaşılan meme kanserine karşı koruyucu bir etkiye sahiptir.Depresyon ve strese çok iyi gelir. Psikolojik rahatsızlıkların giderilmesini sağlar. Gençlerde ve özellikle çocuklarda astımı önler. Hamilelik ile emzirme dönemlerinde alınan Omega 3 yağ asitleri bebeklerde gelişimi hızlandırır. Omega 3 yağ asitlerinin ağrı giderici özelliği vardır. Dikkat eksikliğine iyi gelir. Omega 3 yağ asitleri genel anlamda sağlıklı bir vücut için çok önemlidir. Fakat yapılan bir araştırma sonucunda özellikle kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler için fazla omega 3 yağ asidi pek de önerilmez. Özellikle omega 3 yağ asitlerinin takviyelerle alınması zararlı olarak görülür. Çünkü kan sulandırıcı ilaçlarla alınan fazla omega 3 yağ asitleri beyin kanamalarına ve kişilerde kısmi felce sebebiyet verebilir. Genellikle omega 3 yağ asitlerinin doğal yollar ile alınması çok önemlidir. Dengeli şekilde alınan bu yağ asitleri doğru bir seviyede olduğu sürece kişilere yarar sağlamaktadır.

8. B12 Vitamini

Vitamin B12 vitamini suda çözünebilen, DNA sentezinde, yağ asitleri ve amino asitlerin vücut içinde kullanımında oynadığı rol sayesinde vücut içerisindeki hemen her hücrenin ihtiyaç duyduğu bir B vitamini türüdür. Sinir sisteminin sağlığı, beyin fonksiyonları ve alyuvarların üretimi için gereklidir. B12 eksikliği kansızlığa neden olabilir. Pernisiyöz anemi olarak tanımlanan kansızlığa bağlı olarak çarpıntı, efor kapasitesinde azalma, çabuk yorulma ve halsizlik, konsantrasyon bozuklukları ve göz kararması gelişebilir. B12 vitamini suda çözünebilen, DNA sentezinde, yağ asitleri ve amino asitlerin vücut içinde kullanımında oynadığı rol sayesinde vücut içerisindeki hemen her hücrenin ihtiyaç duyduğu bir B vitamini türüdür. Sinir sisteminin sağlığı, beyin fonksiyonları ve alyuvarların üretimi için gereklidir. Vücudumuz için tavsiye edilen günlük B12 vitamini tüketimi 14 yaş üstü erkek ve kadınlarda 2.4 mikrogram, gebelerde 2.6, emziren kadınlarda ise 2.8 mikrogramdan biraz fazlası gerekmektedir 

Enerji Takviyelerini Kullanmak Anında Enerji Verir mi?

Hayır, vitaminler suda çözünen ve yağda çözünen olmak üzere 2 ana gruba ayrılırlar. Suda eriyen vitaminlerin vücutta kalma süreleri kısadır, en geç 48 saat içinde kullanılır veya idrarla atılırlar. Suda çözünen vitaminlerin fazlasının muhtemelen toksik olmadığı düşünülmektedir. yani takviyeden takviyeye enerji verme süresi değişkenlik göstermektedir.

Enerji Takviyelerinin Etkileri Nelerdir?

Vitaminler her yaştan insanın günlük olarak ihtiyaç duyduğu önemli bileşiklerdir. Vitamin eksikliğinin giderilmemesi, istenmeyen durumlara yol açabilir. Bu ihtiyacı karşılamanın en doğru şekli, doğal besinler tüketmektir. Bazı tıbbi durumlar, genetik özellikler, yaş gibi faktörlerden dolayı yeteri kadar alınamayan vitaminler, takviye ürünlerden karşılanabilir. Vitamin takviyeleri kontrol altında ve bilinçli bir şekilde kullanıldıkları süre boyunca fayda sağlar. Bu ürünlerden en iyi şekilde verim almak için var olan eksiklik tespit edilmeli ve ona yönelik vitamin kullanımı gerçekleştirilmelidir. Vitamin takviyeleri, uygun dozda kullanıldığında vücutta eksik olan vitamin ve minerallerin doğru bir şekilde alınmasını sağlar. 

Enerji Takviyesi Almak Sağlıklı mı?

Belirli besin maddelerinin düzenli olarak tüketilmemesinden kaynaklanan vitamin eksiklikleri, sağlık için istenmeyen durumlara yol açabilir. Bu durumlara engel olmak için besin yoluyla alınamayan vitaminler takviye yoluyla alınabilir. Vitamin takviyesinin alınmasını gerektiren nedenlerden biride sindirim sisteminde bulunan rahatsızlıklardır. Bazı kişiler sindirim sisteminde bulunan bir rahatsızlıktan dolayı besin maddelerinden alması gereken vitamini yeteri kadar alamaz. Bu olay genelde emilim bozukluklarında görülen bir durumdur. Uzun bir süre boyunca yetersiz beslenen veya herhangi bir emilim bozukluğundan kaynaklanan vitamin eksiklikleri için takviye ürünlerin kullanımı tavsiye edilebilir.

Enerji Takviyesi Almadan Önce Bir Doktora Danışmak Gerekli midir?

Evet… Doktor tavsiyesi alınarak hem istenmeyen durumların önüne geçmiş olursunuz hem de ihtiyacınız olan takviyeye daha doğru ulaşırsınız.

Enerji Takviyesi Fiyatları Nelerdir?

Enerji veren takviye fiyatları takviye edilen üründen ürüne değişkenlik gösterebilmektedir. Söz gelimi bir takviye ürünü 64 tl veya 100 tl olabilirken başka bir takviye ürün 250 tl veya 300 tl bandında seyredebilir. Değinildiği gibi üründen ürüne değişkenlik gösterse de fiyatlar çok az takviye yüksek fiyatlarda bulunur. Haricinde pek çok takviye ürünü uygun fiyatlara bulmak pekala mümkün.



0
enerji

Yorumlar (0)

Yorum Yapın

0 / 300

Okumaya Devam Edin