Diz Ağrısı için En İyi Takviyeler Nelerdir?
Pek çok insan dizlerinde, ellerinde, omuzlarında veya çeşitli eklem bölgelerinde uzun süredir devam eden eklem ağrıları için çözüm aramaktadır. Özellikle kireçlenmenin neden olduğu bu ağrılar dünyada milyonlarca insanı etkiler. Ağrı kesiciler veya anti-inflamatuar ilaçlar eklem ağrısının giderilmesinde genellikle ilk tercih edilen yoldur. Bunun yanı sıra eklem ağrıları için iyi geldiği düşünülen onlarca besin takviyesi ve ürün bulunur. Eklem ağrısı için takviye ürünler sadece ağrıları gidermek için değil eklem sağlığını korumak, hastalıkları önlemek ve eklemleri güçlendirmek için zaman zaman sporcular dahil birçok insan tarafından tercih edilmektedir. Bunların bazıları vitaminler, bazıları ise vitamin dışı takviyeler ve bitkisel ilaçlar olabilmektedir. Bu takviyeler; zerdeçal, zencefil, glukozamin, balık yağı, kemik suyu, kondroitin, same, metilsülfonilmetan gibi sıralanabilir.
1.Zerdeçal
Zerdeçal, kireçlenmenin neden olduğu eklem ağrıları dahil olmak üzere ağrıların tedavisinde en sık kullanılan takviye besin ve ürün gruplarından bir tanesidir. Zerdaçalda bulunan ‘’curcumin’’ maddesinin ağrı hafifletme ve iltihap önleyici özelliği olduğu düşünülmektedir. Çin ve Hint geleneksel tıbbının(alternatif tıp) temeli denilebilecek zerdeçal aynı zamanda birçok fayda sağlayabilir; hücreleri zararlı bileşenlere karşı koruyan güçlü bir anti-oksidan ve anti-kanser özelliğine sahiptir, beyin ve kalp fonksiyonlarına da faydalı olduğu bilinmektedir. Zerdaçalın eklem ağrılarına etkisine yönelik araştırmalar sınırlı olsa da bir çalışmada eklem ağrıları belirtilerini hafiflettiği ve ağrı kesici etki gösterdiği bulunmuştur. Ancak yüksek dozda zerdeçal, kan inceltici olarak işlev görebilir ve mide rahatsızlıklarına neden olabilir. Bu nedenle kan sulandırıcı ilaçlar kullanıyorsanız, ameliyat olacaksanız, safra kesesiyle ilgili rahatsızlıklarınız varsa zerdeçal veya kurkumin takviyesi kullanmadan doktorunuza danışmanız önemlidir.
2. Zencefil
Zencefilde bulunan “gingerol” güçlü bir iltihap önleyicidir ve bu nedenle osteoartrit ve romatoid artrit gibi şiddetli ağrılara yol açan hastalıkların tedavisinde kullanılır. Ayrıca yaşa bağlı eklem ağrıları, diz ağrısı gibi yaşlılıkta sık görülen ağrıların hafifletilmesine yardımcı olur. Düzenli zencefil kullanımı ile inme ve kalp krizi oranını azaltıcı etkisi görülmektedir. Bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyonlara karşı tepkileri hızlandırmaya yardımcı olur. Zencefilin mantar enfeksiyonlarına karşı da çok etkili olduğu ortaya çıkmıştır. Sinir uçlarındaki çeşitli uyarı alabilen özelleşmiş hücrelere etki ederek ağrı kesici özelliği olduğu belirtilmiştir. Doğrudan ağrıyı kesici ve ağrıya neden olan iltihaplanmaları hafiflettiği gözlemlenmiştir. Adet döneminde adet sancısına iyi geldiği gibi adet kramplarında da etkili olduğu tespit edilmiştir. Zencefilin %40 oranında hazımsızlığa ve mide şişkinliklerine yardımcı olduğunu kanıtlamışlardır.
Zencefil, mide ağrısına ve mide bulantısına karşı etkili olmasının yanı sıra, mide ve bağırsaklardaki gazı söktürür. Diareyi (ishal) önler ve bağırsak bozukluklarını giderir.
Bağırsaklardaki düz kasları rahatlatıp, yiyeceklerin bağırsaklar boyunca hareket etmesini sağlayarak kabızlığı önlemektedir. Zencefilin yararlarının yanında tabi ki de fazla kullanılması sonucu zararları da bulunmaktadır. Keskin kokusu sayesinde mide ekşimelerine neden olmaktadır, ritim bozukluğu, deri döküntüsü ve depresif etki yaratmaktadır.Zencefilin kan sulandırma özelliğinden dolayı cerrahi operasyon öncesi tüketimi durdurulmalıdır.Zencefilin 2 yaşından küçüklere verilmemesi önerilmektedir. Eğer çocuklar için kullanılacaksa önerilen dozun üçte biri kullanılmalıdır. Hamilelikte tüketim miktarına dikkat edilmelidir. Fazla kullanılan zencefil hamilelikte düşüğe sebep olabilir. Hamile ve emzikli kadınlarda doktor önerisi ve kontrolü altında tüketilmesi önerilmektedir. Günlük kullanılması gereken dozu 1,2 gr olarak belirtmişlerdir. Kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte tüketilmemesi grrektiğini vurgulamakta yarar var. Sarımsak, soğan gibi zencefilin kan pıhtılaşmasını önleyici etkileri de araştırmalar sonucu gözlenmiştir.
3. Glukozamin
En sık önerilen glukozamin türü, glukozamin sülfat formudur. Sülfat formu, eklem sağlığında çok önemli bir rol oynar. Çünkü vücudun kıkırdak üretmesine de yardımcı olmaktadır. Glukozamin sülfat; glukozamin hidroklorür yahut N-asetil glukozamin dahil diğer tüm glukozamin formlarından daha çok etki sağladığı anlaşılmıştır. Glukozamin sülfat, eklem iltihabını idare etmede; tedavi yaklaşımının bir parçası olarak çok önerilen, iyi bir takviyedir. Osteoartrit, dejeneratif bir hastalıktır. Gittikçe artan eklem sürtünmelerinden dolayı, hareket etmeyi gittikçe zorlaştırır. Günde 800-1500 miligram glukozamin sülfat, dejeneratif eklem hastalıklarından muzdarip insanlara destek sunar. Özellikle diz ve kalçalar gibi eklemlerin, daha fazla hasar almasını önlemektedir. Glukozamin formlarının, 4 ila 8 hafta içerisinde; eklem ağrılarının rahatlamasına yardımcı olduğu belirlenmiştir. Uzun süreli kullanıldığında ise, eklemlerdeki bozulmayı yavaşlatır. Glukozamin üzerinde yapılan pek çok araştırma, insan vücudunda bulunan doğal kimyasal olan glukozamin sülfatın yararlarına özellikle yer vermiştir. Araştırmacılar, glukozamin takviyelerinin kullanılmasının ya da bu bileşenin kemik suyu gibi doğal kaynaklardan alınmasının, eklem yıkımını önlemeye ve ağrıyı hafifletmeye yardımcı olmak için kıkırdak ve sinoviyal sıvı miktarını artırabileceğine inanmaktadırlar.
4. Balık yağı
Balıkta bol miktarda bulunan balık yağı (omega-3) yağ asidinin anti-inflamatuar yani iltihap önleyici özelliklere sahip olduğu bilinmektedir. Böylece, romatoid artrit gibi iltihaplı romatizmal hastalıklar için yararlı olabileceği düşünülmekte. Yeterli omega-3 alımı için haftada yaklaşık iki gün somon ve uskumru gibi yağlı balıklar tüketmek gerekebilir. Doğal gıdalar ile omega-3 alımı yetersiz kaldığında genellikle besin takviyeleri tercih edilir. Omega-3 takviyelerinin çoğu balık yağı şeklindedir. Bununla birlikte, keten tohumu gibi bitkilerden elde edilen omega-3 takviyeleri de vardır. Bir klinik araştırma, balık yağı takviyesi almanın romatoid artritli kişilerde eklem ağrısı gibi belirtileri azalttığını göstermektedir. Ancak kireçlenme belirtilerine iyi gelip gelmediği yönünde kesin bir bilgi yoktur. Omega-3 yağ asitlerinin vücut açısından ve inşa sağlığı için oldukça önemli yararları vardır; Omega-3 asidi kanda bulunan trigliserit seviyesini önemli ölçüde azaltmaktadır. Omega 3 yağ asidi kişileri kanser riskine karşı korur. Özellikle kadınlarda daha sık karşılaşılan meme kanserine karşı koruyucu bir etkiye sahiptir.Depresyon ve strese çok iyi gelir. Psikolojik rahatsızlıkların giderilmesini sağlar. Gençlerde ve özellikle çocuklarda astımı önler. Hamilelik ile emzirme dönemlerinde alınan Omega 3 yağ asitleri bebeklerde gelişimi hızlandırır. Omega 3 yağ asitlerinin ağrı giderici özelliği vardır. Dikkat eksikliğine iyi gelir. Omega 3 yağ asitleri genel anlamda sağlıklı bir vücut için çok önemlidir. Fakat yapılan bir araştırma sonucunda özellikle kan sulandırıcı ilaç kullanan kişiler için fazla omega 3 yağ asidi pek de önerilmez. Özellikle omega 3 yağ asitlerinin takviyelerle alınması zararlı olarak görülür. Çünkü kan sulandırıcı ilaçlarla alınan fazla omega 3 yağ asitleri beyin kanamalarına ve kişilerde kısmi felce sebebiyet verebilir. Genellikle omega 3 yağ asitlerinin doğal yollar ile alınması çok önemlidir. Dengeli şekilde alınan bu yağ asitleri doğru bir seviyede olduğu sürece kişilere yarar sağlamaktadır.
5. Kemik Suyu
Uzmanlar kemik suyunun kalsiyum, magnezyum, fosfor, silikon, sülfür gibi mineralleri vücudun kolayca emebileceği bir formda içerdiğini belirtiyor. Ayrıca kemik suyu diz ağrısı çekenlerin çok iyi bildiği glukozamine ve kondroitin gibi bileşenler için de çok iyi bir kaynak.
Kemik suyunun içinde aminoasitler ve mineraller sayesinde cilt sağlığına da yararı vardır. Cildin daha geç yaşta kırışıklaşmasını ve daha dinç bir görünüm sağlar. Bağırsak sendromu gibi ciddi bağırsak hastalıklarına iyi geldiği söylenmektedir. Sindirim sisteminin düzgün ve sağlıklı bir şekilde çalışmasına yardımcı olur. Kemik suyu içildiğinde, uyku problemi ve stres yaşayan insanları rahatlatır. Kemik suyu hafızayı güçlendirir ve beynin sağlıklı çalışmasına etkisi olur. Gelişim çağındaki çocukların büyüme hormonunun düzgün bir şekilde çalışmasını sağlar. Kemik suyu aşırı tüketilmediği sürece zararı yoktur. Fakat aşırı şekilde kemik suyu içmek, kalp damarlarının sağlığını ciddi bir derecede etkiler. Erken yaşta kolesterol hastalıklarına yol açar. Bu yüzden her gün kemik suyu içmek size yarardan çok zarar verecektir. Kemik suyu içimine son derece dikkat edilmelidir.
6. Kondroitin
Kondroitin, kıkırdağın su tutması işlevine yardımcı olan önemli türde bir bileşendir. Vücut tarafından doğal yollarla sentezlenir. Endüstriyel üretiminde ise, hayvanların kıkırdaklarından üretilmekte veya laboratuvarda oluşturulabilmektedir. Glukozamin sülfata göre daha az bilinir. Glukozamin ile kondroitin kombinasyonu, glukozamin ve de kondroitin ikilisinin birlikte çalışmasını sağlar. Glukozamin kondroitin formunda, eklemlerde fayda sağlanır. Glukozamin sülfat ise, glukozaminin en popüler olan çeşididir. Glukozaminin; kondroitin kombinasyonu ile glukozamin sülfat kullanımı birbirine benzer şekilde güvenilirdir. Kondroitin de tıpkı glukozamin gibi insan vücudunda bulunan bir kimyasal olup, eklem sıvısının ve kıkırdak yapısının korunmasına destek olmaktadır.
7. SAMe
AMe (S-adenosyl-L-methionine) vücutta doğal olarak bulunan ve birçok enzimatik reaksiyonda görev alan bir bileşiktir. SAMe karaciğer fonksiyonlarına yardımcı olmak, eklem ağrılarını azaltmak ve hatta iyi bir ruh hali için epey yaygın kullanılan takviye ürünlerden biridir. Eklemde ağrı, sertlik ve şişliğin tedavisinde, eklem hareketlerini geliştirmede, kıkırdak onarımında faydalı olabileceği düşünülmektedir. SAMe, B12, B6 vitaminleri ve folat ile ilişkili olarak çalışır, bu nedenle bu takviyeyi alırken B vitaminlerinden yeterince almak önemlidir.
Ağrı kesici bir ilaç ve SAMe takviyesinin karşılaştırıldığı bir çalışmada, SAMe etkisinin ağrı kesici ilaç ile neredeyse aynı olduğu ancak yavaş etki ettiği gösterilmiştir. Yine de bu alanda daha fazla araştırmaya ve kesin bilgilere ihtiyaç duyulmaktadır. SAM-e, antidepresan ilaçlarla etkileşime girebilir. Bipolar bozukluğu olanlarda veya monoamin oksidaz inhibitörleri alan hastalarda SAMe kullanımından kaçınılmalıdır. Parkinson hastalığını da kötüleştirebilir.
8. Metilsülfonilmetan
Metilsülfonilmetan (MSM), eklem ağrısına yardımcı olduğu söylenen yaygın takviye ürünlerden bir tanesidir. Hayvanlarda ve insanlarda doğal olarak bulunan bu bileşik ayrıca meyvelerde, sebzelerde, tahıllarda da bulunan organik bir kükürt bileşiğidir. Kükürt, bağ doku oluşumu için gereklidir. MSM ayrıca ağrıyı ileten sinir uyarılarını azaltarak ağrı kesici görevi görebilir. Böylece ağrı ve iltihabı azaltmada etkili olabileceği düşünülmektedir. Yapılan bir araştırmada, MSM takviyesinin diz kireçlenmesi olan kişilerde ağrı ve diz fonksiyonlarını iyileştirebildiği gösterilmiştir. Bunların yanında kapsaisin, zencefil, gamma linolenik asit (GLA), probiyotikler gibi eklem ağrılarına iyi geldiği düşünülen destekleyici birçok doğal, bitkisel ve kimyasal takviye ürün grupları bulunmaktadır. Birçok insan özellikle ilerleyen yaşlarda eklemlerde kireçlenme, tendonlarda, kıkırdak ve kaslarda hasar ve yaralanmalar yaşayabilir. Sağlıklı bir beslenme, gerektiğinde doğru şekilde kullanılan uygun takviyeler ile kemik ve eklem sağlığımızı koruyabilir, ağrıları hafifletebiliriz. Ancak takviye besinlerin veya satın alınabilen ürünlerin her zaman işe yaradığı ve ağrıyı dindirdiği söylenemez. Bazı kişilerde işe yarayan yöntemler bazılarında etki göstermeyebilir. Daha önemlisi yanlış kullanılan ürünler sağlığımız üzerinde birçok olumsuz etkiye neden olabilir. Takviye ürünlerin alınması gereken doz, içeriği, kullanılan diğer ilaçlarla etkileşimi gibi birçok önemli faktör söz konusudur. Bazı takviyeler yüksek dozlarda alınırsa veya diğer ürünler ve ilaçlarla etkileşime girerse ciddi sağlık sorunlarına neden olabilir. Bu nedenle kullandığınız takviyeler hakkında doktorunuza danışmanız önemlidir.
Diz Ağrısı İçin Takviyeleri Kullanmak Anında İyi Gelir mi?
Hayır… Her takviyenin iyi gelme süresi değişkenlik göstermektedir. Kimisi süreç içerisinde iyi gelirken kimisinin de anlık bazı iyi gelme etkileri olabilmektedir.
Diz Ağrısı İçin Takviyelerin Etkileri Nelerdir?
Takviye kullanımı oldukça yaygınlaşmış ve reçetesiz takviyelere erişmek kolaylaşmış olsa da diğer tüm takviyelerde olduğu gibi diz ve eklem ağrılarına iyi gelen takviyelerin de mutlaka doktor onayı ile kullanılması gerekir.
- Eklem ve kıkırdak sağlığını koruyan glukozamin aynı zamanda iltihap önleyici etkiye sahiptir. Vücuttaki glukozamin seviyesi yaş ile birlikte azalır, bu nedenle gerekli durumlarda takviye olarak alınması önerilir.
- Osteoartrit tedavisinde glukozamin ile birlikte kullanılan kondroitinin ağrıyı azalttığı, eklem hareketliliğini desteklediği bilinmektedir. Artrit tedavisinde ise farklı takviyelere yönelinmesi önerilir. Bu nedenle kondroitin takviyesinin mutlaka doktor onayı ile alınması gerekir.
- Bilinen en iyi anti inflamatuar takviye olan Omega 3 diz ve eklem ağrısı olan kişilerin beslenmelerine mutlaka eklemesi gereken bir yağ asididir. Günlük Omega 3 alımı yetersiz olduğunda takviye olarak alınması önerilir.
- Kemik sağlığını güçlendirmek ve düşme, çarpma gibi durumlarda yaralanmaların etkisini azaltmak için D vitamini çok değerlidir. Düşük D vitamini seviyesinin eklem ağrılarını arttırdığı bilinmektedir. Diz ve eklem ağrısı olan kişilerin vücutlarındaki D vitamini seviyesine bağlı olarak vitamin takviyesi alması önerilir.
- Son yılların popüler şifalı bitkilerinden zerdeçalın aktif maddesi curcumin anti inflamatuar özelliğe sahiptir. Doğru miktarda curcumin takviyesi diz ve eklem ağrılarının azalmasına yardımcı olur.
Diz ve eklem ağrıları kişilerin yaşam kalitesini olumsuz etkilediği için pek çok insan kulaktan dolma bilgiler ile sorununu çare arıyor. Ancak her besinin ve takviyenin her ağrıya iyi gelmesinin mümkün olmadığını bilmek ve mutlaka beslenme değişikliklerini, takviye kullanımlarını uzman doktor önerisi ile yapmak gerekiyor.
Diz Ağrısı için Takviye Almak Sağlıklı mı?
Diz ve eklem ağrıları yaşa bağlı kas, eklem ve kemik deformasyonun bir sonucudur. Bu ağrılar farklı seviyelerde olabilir. Ağrıların kişinin yaşam kalitesini düşürmemesi için kişi özelinde tedavi planlaması yapılması gerekir. Ancak kişi yaşamında yapılan bazı temel değişikliklerin de diz ve eklem ağrılarına iyi gelmesi beklenir. Bu değişikliklerden bir tanesi de sağlıklı beslenmeye yönelik yapılanlardır. Güçlü kemikleri ve egzersizleri destekleyecek beslenme alışkanlıklarının ağrı yönetimi konusunda çok etkili olduğu unutulmamalıdır.
Eklem ağrılarını azaltmak için diyetinize ekleyebileceğiniz 10 yiyecek ve takviye ile yaşam kalitenizi artırabilirsiniz. Elbette bu takviyelerin yararlı olabilmesi için kişilerin doktorlarına danışarak bu takviyelere başvurması oldukça önemlidir.
Diz Ağrısı için Takviye Almadan Önce Bir Doktora Danışmak Gerekli midir?
Evet. İstenilmeyen durumların önüne geçmek için doktora mutlaka başvurulmalıdır.
"Diz Ağrısı için Takviyelerin Fiyatları Nelerdir?’’
Diz ağrısına iyi gelen takviye fiyatları takviye edilen üründen ürüne değişkenlik gösterebilmektedir. Değinildiği gibi üründen ürüne değişkenlik gösterse de fiyatlar çok az takviye yüksek fiyatlarda bulunur. Haricinde pek çok takviye ürünü uygun fiyatlara bulmak pek tabii mümkün.
Yorumlar (0)
Yorum Yapın