Trans-Resveratrol Nedir?
Resveratrolün ilk keşfi, Fransız mutfağının son derece yüksek miktarda doymuş yağ, kolesterol içerikli beslenmesi ve yoğun sigara tüketimine rağmen özellikle Bordeaux bölgesinde yaşayan kesiminde, kalp hastalıklarının neredeyse yok denecek kadar az görülmesinin bilim adamları tarafından “Fransız Paradoksu” olarak değerlendirilmesiyle başlamıştır. Bordeaux bölgesinin rutubetli havasında yetişen “cabernet sauvignon” cinsi üzümlerin kabuğunda oluşan bir küf mantarına karşı kabukta oluşan resveratrol adlı antioksidan maddenin, yüksek kalorili ve yüksek yağ oranlı yiyecekler tüketilmesine rağmen, kalp hastalıklarına karşı koruyucu rolü olduğu yönünde bazı sonuçlar elde edilmiştir. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi, bu buluşu “yüz bin yıldan beri beklenen bir keşif” olarak nitelendirmiştir. Resveratrol, bir etilen köprüsü ile birbirine bağlanan iki fenol halkasından oluşan polifenollerin stilbenoid grubuna ait bir bileşiktir. Bilimsel ismi: 3,5,4 trihydroxystilbene olarak bilinir. 70'den fazla bitki türünde, özellikle kırmızı üzümlerin kabuk ve çekirdeklerinde bulunur. Resveratrol ayrıca bitkilerin stres altında ürettiği koruyucu bir antibiyotik olan bir fitoaleksindir. Fitoaleksin, bitkilerin mantar saldırılarından, ultraviyole radyasyondan ve diğer tehdit edici koşullardan kurtulmasına yardımcı olan bir şeydir. İnsan vücudu bu bileşiği hızla metabolize eder. Yağda çözünür ve antikanser, antioksidan ve östrojenik etkilere sahip olduğu iddiaları ile çok sayıda bilimsel araştırmanın konusu olmuştur.
Trans-Resveratrol Ne İşe Yarar?
Resveratrolun karaciğerden lipoprotein üretimi ve sekresyonunu baskılayıcı etkisi tespit edilmiştir. Kan yağlarını düşürücü etkisi ortaya çıkmıştır. Karaciğer hücre kültürü çalışmalarında, kırmızı üzümün hepatik LDL reseptör aktivitesini ve HMG-CoA redüktaz aktivitesini arttırdığı da nispeten ortaya çıkan özellikleri arasındadır. Anti-aterojenik (damar sertliğini önleyici) etkinin; artmış metabolik hız, antioksidan etkinlik, azalmış lipid peroksidasyonu sonucu olabileceği düşünülmektedir. Vücut ağırlığının düzenlenmesine faydası vardır. Resveratrolün yüksek vücut ağırlığının düzenlenmesi, kardiyovasküler, serebrovasküler hastalık, diyabet ve kanserle bağlantılı süreçlerde etkili olması söz konusudur.
Trans-Resveratrol Nasıl Çalışır?
Resveratrol hızla metabolize olur ve vücuttan uzaklaştırılır. Bu da vücudunuz tarafından kullanılabileceği miktarı sınırlar. Resveratrolün en belirgin özelliği sağlığa zararlı serbest radikalleri temizlemeye yardımcı olmasıdır. Bu polifenolik bileşik, hücresel mitokondri sentezini uyarır ve mitokondri kaynaklı sağlığa zararlı süperoksit oluşumunu azaltır. Resveratrolün en yüksek seviyeleri genel olarak alımını takip eden 0.5-1,5 saat arasında gözlenir. Buradan resveratrolün yarı ömrünün kısa olduğu sonucuna varılabilir. Ağızdan alımından 12-24 saat arası bir süre sonra da vücuttan atılmış olur. Ayrıca damardan alım ile yarı ömrünün oral alıma göre arttığı gözlenmiştir. Şaşırtıcı şekilde düşük doz resveratrol alımında yüksek doz alıma kıyasla daha yüksek oranda resveratrolün vücuttan uzaklaştırıldığı görülür.
Trans-Resveratrol Hangi Durumlarda Kullanılabilir?
Resveratrol , diğer biyolojik etkileri için ihtiyaç duyulanlara benzer şekilde 3 ila 10 μM arasındaki konsantrasyonlarda östrojen benzeri özellikler sergilediği ve hem östrojen hem de androjen reseptörlerini uyarıp kanser hücre çoğalmasını tetikleyebileceği için hormona duyarlı kanserleri olan hastalar dikkatli olmalıdır. Kas ağrıları, beyin için faydalı olması, kanserle mücadelede bazı etkilerinin gözlenmesi, kalp sağlığı için yararı, sağlıklı yaşlanmayı desteklemesi, egzersiz performansını artırması ve daha pek çok durum için resveratolün kullanışlı kılmaktadır. Nasıl alınıp kullanılacağı ile ilgili olarak mutlaka bir doktor tavsiyesinin alınması gerektiğini söylemekte yarar vardır.
Trans-Resveratrol Nasıl Kullanılır?
Öncelikle her sorun için resveratrolün çözüme destek olmadığını ve olamayacağını bilmekte fayda vardır. Doz ayarlamasının ve sizin sorununuz için gerekli olup olmadığının netleştirilmesi adına uzman görüşü almanız yerinde olacaktır. “Resveratrol aç mı tok mu kullanılır” diye soracak olursanız tok karnına tüketmenin emilimini artırmak adına daha faydalı olduğu söylenebilir. Mümkünse şarap yerine üzüm suyu, üzüm, dut gibi besinlerden alınmalı. Resveratrol takviyesini sabah kullanın, çünkü sabahları biyoyararlanımı daha yüksek oluyor.
Trans-Resveratrol Nasıl Tüketilir?
Resveratrolü güvenli miktarlarda tüketmenin en kolay yolu üzüm, yaban mersini, kızılcık, nar ve bu meyveleri içeren meyve suları alımıdır. Bazı insanlar, özellikle kan basıncını düşürmek için resveratrol takviyeleri de alırlar. Bu takviyelerin çoğu, bir kişinin yapabileceğinden çok daha yüksek dozlarda resveratrol içerir, bu nedenle tıbbi olarak önerilmemektedir.
Trans-Resveratrol Günlük Tüketim Miktarı Ne Kadar Olmalıdır?
Bazı araştırmalar 2.5- 5 g arası resveratrol tüketiminden sonra mide bulantısı, gaz, ishal gibi yan etkiler olabileceğini göstermiştir. Bunun yanı sıra bu miktar günde 1000 mg üzerine çıktığında da benzer yan etkiler görüldüğü olmuştur. Günlük 250 mg’ın ortalama güvenli doz olduğunu söylenebilir ancak duruma göre bu oran değişebileceğinden uzman kontrolü olmaksızın kullanmamanızda yarar vardır.
Trans-Resveratrol Hangi Gıdalarda Vardır?
Trans-Resveratrolun bulunduğu gıdalar aşağıdaki gibidir:
- Dut, yaban mersini, kızılcık
- Japanese knotweed diye de bilinen polygonum cuspinatum otu
- Üzüm kabukları ve tohumları
- Fındık, fıstık
Trans-Resveratrol Özellikleri Nelerdir?
- Üzüm kabuğunda bulunan resveratrolün güçlü antioksidan özelliği E vitamininden 50 kat, C vitamininden ise 30 kat daha fazladır.
- Diğer tüm fenolik bileşikler gibi, antioksidan aktivitesi olduğu düşünülür. Bu sayede, reaktif oksijen türevleri temizlenir, DNA hasarına engel olunur.
- Anti-aging etkilidir; yaşlanmayı yavaşlatıcı hatta yaşam süresini uzatıcı etkisi olduğu düşünülmektedir. Bu etkiyi, insülin sensitivitesini arttırması, sirtuin geninin enzimatik aktivitesini arttırıcı etkisi, ayrıca mitokondri sayısını artırıcı etkisi ve antioksidan etkisi ile gerçekleştirmektedir.
- İnflamasyon karşıtı etkisi ile doku hasarı ve hücresel proliferasyonu baskılar. Cilt yapısını korumaya ve cildi yaşlanmaya karşı yavaşlatmaya yardımcı olur.
Trans-Resveratrol Faydaları Nelerdir?
- Kalp Sağlığını Destekler
Resveratrolün kalp hastalıklarına karşı net olarak koruyucu bir etkisi olduğu söylenebilir. Ayrıca, kalp hipertrofisini (kalbin anormal kalınlaşması) de önler. Birkaç çalışma 8 mg/gün resveratrol içeren üzüm takviyesinin kalp damar hastalıkları bakımından risk taşıyan veya hasta bireylerde inflamatuar durumu azalttığını gösterdi. Başka bir çalışmada resveratrol kullanımında HDL (iyi kolesterol) seviyeleri artarken LDL (kötü kolesterol ) seviyeleri ve sistolik (büyük) tansiyonda düşüş görüldü.
- Alzheimera İyi Gelir
ABD’de araştırmacılar, hafif ve orta dereceli Alzheimer hastalarında yüksek dozda (1 gr’lık doz/günde 2 kez) resveratrol almanın güvenliğini ve etkinliğini incelediler. Beyindeki amiloid-beta proteinlerinin miktarı Alzheimer için ayırt edici bir özelliktir ve hastalık ilerledikçe amiloid-beta seviyeleri düşer. Araştırmacılar Alzheimer’ın çeşitli biyolojik değişkenlerine baktılar ve bir yıl boyunca resveratrol alanların almayanlara göre daha yüksek amiloid-beta proteini seviyelerine sahip olduğunu buldular. Bir yıl süren başka bir çalışmada ise resveratrol alan grubun kan ve beyin omurilik sıvısındaki amiloid-beta seviyeleri neredeyse hiç değişiklik göstermezken, resveratrol almayan grubun değerlerinde başlangıca göre düşüş gözlendi. Bu çalışmalardan resveratrolun kan-beyin bariyerini geçebildiği sonucuna da varıldı.
- Kilo Vermenize Yardımcı Olabilir
Düşük yağ ve yüksek yağ oranına sahip hayvan grupları üzerinde yapılan araştırmalarda, resveratrol kullanımı neticesinde yüksek yağ oranına sahip grupta diğer gruba oranla ciddi bir ağırlık azalması görüldü. Buna ayrıca vücut yağ yüzdesindeki azalma da eşlik etti.
- Sağlıklı Yaşlanmayı Destekler
Resveratrol birçok biyolojik olayda net faydalar sağlasa da DNA onarımı üzerinde hala net sonuçlar veremediği görülüyor. Resveratrolün yaşlanmayı azaltma, ömrü uzatma ve DNA onarımı gibi konularda olumlu etkilerinin görüldüğünün söylenebilmesi için mevcut çalışmalar yetersizdir.
- Kansere Karşı Etkili
Hayvan kanserleri üzerine yapılan araştırmalarda resveratrol takviyesinin kanser hücrelerinin büyümesini engelleyebildiği görülse de insanlardaki etkinin kanserin türüne göre değişebileceğine yönelik sonuçlar alındı. İnsanlarda inflamasyona sebep olan bir protein olan IL-6’nın resveratrol tarafından baskılanabildiği görüldü. Bu da yüksek IL-6 görülen meme kanserinde etkili olabileceği sonucunu verdi. Çalışmalar resveratrolün meme, mide, pankreas ve tiroid gibi kanser durumlarında kanserli dizilerin çoğalmasını engellediğini gösteriyor. Hayvanlarda da karaciğer, deri, prostat, meme ve akciğer kanseri gibi türlerde kanserin gelişimini engellediğine dair sonuçlar var. Yine de insanlarda kanser durumundaki etkilerinin netleştirilebilmesi için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğu söylenebilir.
- Antioksidan Görevi Yapar
Resveratrol vücut için zararlı bileşikler olan serbest radikalleri temizlemede etkin rol alır. Aynı zamanda yine vücuda zarar veren reaktif oksijen (ROS) üretimini baskılar. Ayrıca mitokondri sentezini uyararak mitokondri kaynaklı ROS bileşiği olan süperoksit oluşumunu azaltır. Bunun yanı sıra çeşitli antioksidan enzimlerin oluşumunu arttırır. Resveratrol kullanan bireylerden elde edilen kan örnekleri inflamatuar protein tümör nekroz faktörünün (TNF), kan damarlarındaki iltihabı artıran ve diyabet gelişimine neden olan diğer benzer bileşiklerin baskılandığını gösterdi. Söz konusu inflamatuar faktörlerin ilerleyen süreçlerde yaşlanma ve felç ihtimali üzerinde etkisi olduğunu belirtti.
- Nörodejeneratif Bozukluklara İyi Gelir
Ulaşılan kanıtlara göre resveratrolün iltihaplanma karşıtı özelliği sayesinde hücre hasarını azaltabileceği düşünülüyor. Nörodejeneratif (sinir hücrelerinin hasarı) hastalıkların tedavisindeki yararlı etkileri de buradan geliyor. Anti-inflamatuar: Resveratrolün inflamasyon oluşturan sitokinlerin düzeyini azaltmadaki etkisinin incelendiği çalışmalarda bu konuda işe yaradığı sonucuna varıldı. Resveratrolün anti-inflamatuar (iltihap karşıtı) özellik gösterdiğine net olarak ulaşıldı.
- Kas Geliştirme ve Egzersiz Performansını Artırır
Yapılan çalışmalarda resveratrol takviyesinin kas distrofisi (güçsüzlüğü, kaybı) probleminde iyileştirici etkisi olduğunu gösteriyor. Yaşlı hayvanlarda yapılan araştırmalar ise kaslardaki oksidatif streste azalmaya yol açtığı sonucunu veriyor. Resveratrolün egzersiz sonrası yorucu etkiler üzerinde de iyileşme sağladığı yönünde araştırmalar mevcut. Yorucu bir egzersizin ardından üzüm suyu verilen kemirgenlerin kaslarında reaktif oksijen üretimini baskıladığı görüldü. Ayrıca sıçanlarda yapılan deneylerde antrenman programına eklenen resveratrolün egzersiz performansında artışa yol açtığı görüldü.
- Yaşam Süresine Etkisi
Şarap, ekmek ve bira yapımında kullanılan bir maya olan Saccharomyces cerevisiae mayasında resveratrol takviyesinin mayanın ömrünü uzattığı anlaşıldı. Meyve sinekleri, fareler ve solucanlarda da aynı sonuca varıldı. Fakat aynı işlemin insan metabolizmasında aynı sonucu vermediği ortaya çıktı. Çünkü insan için gerekli olan düzey çok daha fazlaydı. İnsanlarda gerçekleştirilen diğer çalışmalarda da yaşam süresi ile resveratrol alımı arasında direkt bir bağlantı kurulamadı. İnsanlarla diğer canlıların biyolojik mekanizmaları derin farklılıklar içerdiğinden hayvan çalışmalarından elde edilen sonuçlar bire bir örtüşmeyebilir.
- Bilişsel işlevlere Yararı Vardır
Sağlıklı bireylerde resveratrol alımının ruh hali, bilişsel işlev ve beyin kan akışı gibi özelliklere etkisi üzerine yapılan çalışmalarda olumlu izlere rastlandı. Resveratrol kullanılan yaklaşık 1 ayın sonunda kişilerin hissettiği yorgunluk düzeylerinin önemli ölçüde azaldığı görüldü.
Trans-Resveratrol Kullanmanın Yan Etkileri Nelerdir?
Resveratrolün potansiyel faydalarına kıyasla nispeten az yan etkisi olsa da, bazı çalışmalar vücutta bir pro-oksitleyici ajan olarak davranabileceğini gösteriyor. Bu Resveratrol, serbest oksijen radikalleri denilen, toksik hücre metabolizma artıklarının neden olduğu hücre hasarını sürekli olarak yavaşlatmak veya önlemek için çalışmak yerine, tersine pro-oksidan özellikler sergileyerek hücresel DNA hasarına ve oksidatif strese yol açabilir demektir. Kullanım açısından dikkat edilecek birkaç husus daha vardır bu konuda. Bunlar şu şekildedir:
- Resveratrol kullanıyorsanız kan sulandırıcı ilaçlar ve antiplateletler kullanmanız sakıncalı olabilir.
- Aspirin, ibuprofen gibi NSAID ilaçlarla birlikte resveratrolün kullanımı da uygun görülmemiştir.
- Resveratrol sitokrom P450 (CYP) enzimleri tarafından metabolize edilen ilaçların biyoyararlanımını ve toksisite riskini artırabilir. Bunlardan bazıları statinler, felodipin, nikardipin, nifedipin gibi kalsiyum kanal antagonistleri, anti-aritmikler (amiodaron), siklosporin gibi bağışıklık baskılayıcılar, antihistaminikler ve erektil disfonksiyon için kullanılan ilaçlardır. Bunun yanı sıra parasetamol ve antidepresanlarla da etkileşime girebilir.
Genel olarak, bir kişi kısa vadede küçük miktarlarda resveratrol alırsa, yan etkiler yaşamazlar. Bununla birlikte, günde 2.5 gram veya daha fazla alırlarsa, aşağıdaki yan etkiler ortaya çıkabilir:
- mide bulantısı
- kusma
- ishal
- karaciğer fonksiyon bozukluğu
Trans-Resveratrol Kullanılırken Nelere Dikkat Edilmeli ?
Trans-Resveratrol kullanılırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli detaylar vardır, bunlar:
- Klinik önemi henüz belirlenmemiş olsa da, resveratrol trombosit agregasyonunu laboratuvar çalışmalarında baskılamıştır, bu nedenle antiplatelet ilaçlarla (örneğin aspirin) eşzamanlı kullanım kanama riskini artırabilir. Bu nedenle, bu ekin kullanımı tedavi eden doktorla tartışılmalıdır.
- Resveratrol, dört hafta boyunca günlük bir gram resveratrol alımını takiben sağlıklı gönüllülerde CYP3A4, CYP2D6, CYP2C9'u inhibe ettiği ve CYP1A2'yi indüklediği gözlendi. Bu nedenle bu enzimler tarafından metabolize edilen ilaçların düzeylerini etkileyebilir.
- Resveratrol açısından zengin bir bitkisel takviye olan polygonum cuspidatum, bir murin modelinde CYP3A inhibisyonu ve çoklu ilaç direnci ile ilişkili protein 2 (MRP 2) nedeniyle bir epilepsi ve nöropatik ağrı ilacı olan karbamazepinin kan seviyelerini artırdı. Klinik önemi henüz belirlenmemiştir.
Kimler Trans-Resveratrol Kullanabilir?
Resveratrol, birçok botanik üründe bulunan polifenolik bir bileşiktir. Kırmızı şarap, üzüm kabuğu ve çekirdeği bakımından zengin olduğu için doğal bir resveratrol kaynağıdır. Bununla birlikte, resveratrol, iddia edilen antioksidan ve antienflamatuar özellikleri nedeniyle genellikle bir diyet takviyesi olarak tüketilir. Ayrıca maya hücrelerinin ömrünü uzattığına dair bulgulara dayanarak yaşlanma karşıtı bir takviye olarak pazarlanmaktadır. Bu etki henüz insanlarda gösterilememiştir. Resveratrolun kullanım önerisi daha çok yetişkinler içindir. Hamilelik ve emzirme döneminde resveratrol takviyesinden ziyade üzüm ve üzüm suyundan faydalanmanız daha doğru olur. Östrojen hormonuna duyarlı meme, rahim kanseri gibi hastalıklarda veya hastalık öyküsü geçirilmişse resveratrol takviyesini tercih etmeyin. Çünkü kimyasal yapısı, östrojen agonisti olan dietilstilbestrolünkine benzediğinden resveratrol de östrojen benzeri tepkiler gösterebilir. Resveratol dozu için günlük önerilen güvenli bir doz miktarı olarak ortalama 250 mg belirlenmişse de bu duruma göre değişebileceğinden uzman kontrolü olmaksızın kullanmamanızda yarar vardır.
Trans-Resveratrol Kaç Kalori?
Kısa bir yaşam süresine sahip olan lemurların yiyeceğine günde 200 mg resveratrol ekleyen bilim insanları, bu primatların vücut ısısını, kilosunu ve dinlenme halindeki metabolizma hızını düzenli olarak ölçtüğünde 4 hafta sonra lemurların yüzde 13 daha az beslendiği ve dinlenme halindeki metabolizma hızının yüzde 29 arttığı belirlendi. Çiftleşme döneminden önce maksimum enerji depolamak için doğal yağlanma eğilimi gösterdikleri dönemde resveratrolün kilo alımını yavaşlattığını da belirten bilim adamları, bu etkinin kemirgenlerde görülmediğini ve primatlara özgü olabileceğini vurguladı. Bilim adamları on yıl kadar önce resveratrolün meyve sineklerinde yaşam süresini uzattığını gösteren bulgular elde etti. Aynı bulgular daha sonra solucanlarda da gözlendi. Kısa zaman önce fareler üzerinde yapılan araştırmalar da resveratrol verilen farelerin yaşam süresinin uzadığını ve kilo alımının azaldığını ortaya koydu. Resveratrol iştah kesmez ancak obezite söz konusuysa kilo vermeye katkıda bulunabilir. Resveratrol iştah açmaz ve kilo aldırmaz.
Yorumlar (0)
Yorum Yapın